bugün

entry'ler (8506)

sözlüğün 30 luk abilerinden nasihatler

Düşme, düşür, düşürdüğünü .ik ama prezervatif kullan çoğalmasınlar.

gecenin şiiri

Bulanık kederlere dolduruluyor kader
Kadehlerde kum fırtınasında kalmış bir at
Köksüz otlar gibi saçlarım
Ağarmış gençliğim
Tutulan bir yol gidiyor engebesiz
Bir dert ki omuzlarımda çürümüş hayallerimden kalma
Ayaklarımda çıbanlar
Yürüdükçe ısırıyor toprak
Her nefes parçalar ciğerimi
Parçalar su da derimden güneşin izlerini.

Köylü çocukların nasırlı elleriydi beklemek
Çoğu zaman hiç gelmeyecek bir servisi
Toprak yolun kenarında servinin gölgesi
El yordamıyla bulamıyorum ölümü
Her defasında fesleğenlere çarpar elim
Elim bir kaza sonrası bilinçsizim
Uçuveren ömrümdür panik yapmayın
Gelmeyecek bir daha yırtınan ağıtlara
Yırtılmış kağıtlara koşan atlara ve uzaklara.

insan umut etmekten doğar
Umut çabuk tükenen bir şey
Ağzını açık unutunca uçuyor insanın özü
Tanrım neredesin? Nerede peygamberlerin sözü
Ne zaman ihtiyaç duysam sana
Elin yoksa da bir tekme de senden gelir
Düşmek üzere olan bir insana

Ölüm giyiyor cesedim
Tam üzerime oturuyor
Aynada selam duruyor kaybetmişiliğm
Çoğu zaman çıplak geziyor
Sanıyor insan hep siyah giyinir
Ölüm çıplaktır
Cesetler dahil...

Neredesiniz insanlar
Nerede deniz, rüzgarın uğultusu, atların kişneyişi
Karanlıkta önümden kalkan yarasalar
Adım atmaya cesaretim var
Yürümeye yok
Gökyüzünde oturur tahtında
Onu insanlık hapsetti oraya
Gözündeki perdeler güneşten çürümüş
Aralarından ışık geçiren
Su sızmayan kardeşler
Ayrılık etten kemikten tırnaktan
Sızısından parmaklarının dokunamıyor insan
Vicdana, merhamete, estetiğe
Freud öldü acısı çocukluğumda saklı

Ben de öldüm gömmüyorlar beni
Dünya yakamdan düşmüyor
Islak elleri boyumda serin ürperişler
Ruhum bir esvap gibi sıkılıyor
Asılıyor iplere, urganlara, halatlara...
Geriyor çıldırmışcasına onu insanlar
Esneyen incelen tel tel dökülen ruhumda
Tarihi geçmiş hayallerim
Tekaüte ayrılmış masal kahramanlarının hüznü
Yatağa düşmüş bir beyaz saç
Kazma arar kırık, kürek yok, gassal izinli
Tırnak iş başına.

Gömülmek istiyor ruhum
Her an cehennemi solumaktansa
Şiir ağacına asmıştım kendimi bir zaman
Dura dura koptu başım
Orada kaldı aklım
Hareket edince yaşıyor sanıyor insanlar
Oysa yürümek midir yaşamak?
Gülmek mi ağlamak mı?
Öyleyse nedir bizi yaşatan bu muallakta
Tek başına yeter mi sevdiklerinle savaşmak
Çaresizlik çukuruna atılmışsan
Ellerinde sevgiye batırılmış birer hançer
Sarılıyor dünya sarıyor etrafımı sessizce
Öldürüyor hayallerimi, aşklarımı
Ama gömmüyor beni.

ben bu yazıyı sana yazdım

hasretinden prangalar eskittim.
saçlarına kan gülleri takayım,
bir o yana
bir bu yana...
seni bağırabilsem seni,
dipsiz kuyulara.
akan yıldıza.
bir kibrit çöpüne varana.
okyanusun en ıssız dalgasına
düşmüş bir kibrit çöpüne.
yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
yitirmiş öpücükleri,
payı yok, apansız inen akşamdan,
bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
seni anlatabilsem seni...
yokluğun, cehennemin öbür adıdır
üşüyorum, kapama gözlerini...

Ahmet Arif

Hasretinden prangalar eskittim. Zira sensizlik bir zindan. Çok özledim seni. Şairin dediği işte:" Herkese selam, sana hasret!" sen benim her şeyimsin. Her an aklımdasın. Nere baksam sen. Ben geri kalan ömrümü seninle geçirmek istiyorum. Berbat durumdayım. Tut elimden. Sen bana bakmasan da olur. Ben senin baktığın yerde olurum. Git dersen gitmem gel dersen gelirim.

Ben çiçek gibi taşımıyorum göğsümde aşkı
Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum
Gelmiş dayanmışım demir kapısına sevdanın
Ben yaşamıyor gibi yaşamıyor gibi yaşıyorum
Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum

Sezai Karakoç

Sensiz ben yaşamıyor gibi yaşamıyor gibi yaşıyorum. Sadece cesedimi idare ediyorum. Ruhum göçüp gitti. insanlarda o kadar acımasız ki cesedimi bile sömürüyorlar. Şiirler tank gibi geçiyor üzerimden. Ezilmişim. Parçalanmışım. En kötüsü de sensizim. Ve sen şu an kiminlesin? Bir soru kişioğlunu bu kadar mı deler geçer. Bir soru adamın bu kadar mı amına kor. Bir soru adamın gelmişini geçmişi her zerresini siker. Bir soru adamın... Cevabı bilinen bir soruysa. Buna seni ben ittim. Sana hiç kızmıyorum. Seni hep kıskanıyorum. Basit adamlarız biz gayet doğaldır ağzımızı bozmamız. Mevzu sensizlik olunca tüm dünyaya sövesim geliyor öfkemden orta yerimden yarılasım geliyor. Kusura bakma.

sen beni öpersen belki de aşkımız pratik karşılık bulur
ne ikna edici bir intihar girişimidir şimdi göz göze gelmek
elbette ata binmek gibidir seni sevmek sevgilim
elbette gayet rasyoneldir attan atlamak

-freud diye bir şey yoktur.

sen beni öpersen belki de ben gangsterleşirim
belki de şair olurum seni de aldırırım yanıma
bilesin; göğsümde hangi yöne açmış tek gülsün
yani ya bu eller öpülür, ya sen öldürülürsün.

-haydi iç de çay koyayım.

ah muhsin ünlü

Sen beni öptün. Ben senin benin öptüğü o öğretmenler odasında kaldım. Beni oradan bir sen alabilirsin tekrar dünyaya. Beni oradan sadece sen. Ben sensiz nasıl tüketeceğim bu ömrü. Bu saçmalık. Nasıl? Delireceğim. Delireceksin. Delirecek... Başka yolu yok. Sen aldığım bir haber bir haftamı cennete çeviriyor. Seninle birlikte olsam ben ölmem. Bizi de öldürtmem. Tanrı mı olurum? Hayır, zor meslek istemem tanrılığı. Herkesle uğraşacaksın. Ben sadece seninle ilgilenmek isterim. Tanrı değilim- gerçi ona da iki çift lafım var ya neyse zaten aramız yok şimdi şey yapmayalım- tanrı olmaya da gerek yok ölümsüz olmak için. Leyla ile Mecnun'un öldüğünü kim iddia edebilir. Ben bu ölümsüzlükten bahsediyorum.

"Senin sevinçlerini de, hüzünlerini de biriktiriyorum ben" demişti biri. Biriktiriyorum. Boğulmak üzereyim.

Kendi kendine ardaşak kaçağı
Arada bir bakınır ne yaptığına
Süresiz kapılır tablolara yangelir
Ve oturdu mu bir masaya
Hakkını verir çay içmenin

Cahit Zarifoğlu

Sen ne güzel çay içerdin. Senin elinden çay içmek. Seninle çay içmek ne büyük hazdı. Gerçi sen zehr-i şeker edersin sevdiğim. Elinden ölüm olsa ab-ı hayat gibi içilir de ikincisi yok mu denir. Yürüdüğün yollar ne kadar şanslı. Baktığın yerler hele. Hele hele öğrencilerin. Kapının önündeki paspasın bir toz olaydım. Çay içtiğin bardağın kulpu olaydım. Gülünce yanağında oluşan gamzede kıvrılıp uyuyaydım. âh... Ciğerlerini dolduran nefesin olaydım...

iki çay söylemiştik orda, biri açık,
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

Cemal Süreya

gecenin şiiri

can yücel şiiri

sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa
kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
dilimizde akşamdan kalma bir küfür
salonlar piyasalar sanat sevicileri
derdim günüm insan arasına çıkarmaktı seni
yakanda bir amonyak çiçeği
yalnızlığım benim sidikli kontesim
ne kadar rezil olursak o kadar iyi

kumkapı meyhanelerine dadandık
önümüzde altınbaş, altın zincir, fasulye pilakisi
ardımızda görevliler, ekipler, hızır paşalar
sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
öyle sıcaktı ki çöpcülerin elleri
çöpcülerin elleriyle okşardım seni
yalnızlığım benim süpürge saçlım
ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi

baktım gökte bir kırmızı bir uçak
bol çelik bol yıldız bol insan
bir gece sevgi duvarını aştık
dustuğum yer öyle açık seçik ki
başucumda bi sen varsın bi de evren
saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
yalnızlığım benim çoğul türkülerim
ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi

nazım hikmet denildiğinde akla gelenler

https://www.youtube.com/watch?v=-mEeZ7fUcQ8

şair.

nazım hikmet denildiğinde akla gelenler

http://www.youtube.com/watch?v=mMrKh_chvWo

şair.

yalnızlık

anlaşılmamaktır.

ben bu yazıyı sana yazdım

yokluğun cehennemin öbür adıdır,
üşüyorum kapama gözlerini..

ahmet arif

güzel söylemiş. sen ki maria puder i kıskandıran kadın. gözlerin... daha da sözüm kalmıyor onlara dair. gözlerin... diyorum aklıma gelince nutkum tutuluyor. kelimelerim far görmüş tavşan gibi zank diye kalıyor olduğu yerde. vur istiyorum beni. öldür. bitsin artık bu sensizlik. sensizlik nefesimi tıkıyor. soluk alamaz hücrelerim. öznesiz kalır cümlelerim. ben sana çok geç kaldım biliyorum. elimden bir şey gelmiyor. çaresizliğin vücut bulmuş haliyim. çaresizliğin dikâlâsı hatta nirvanasındayım. atlayıp intihar edeceğim bu sefer de ellerin... tutuyor beni.

Ellerin, ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi..
Ellerinden belli olur bir kadın.
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin, ellerin ve parmakların.

Sezai Karakoç

allah a soruyorum. neden diyorum açık açık yahu ben onu çok seviyorum. ama neden şimdi karşıma çıkardın onu diyorum. susuyor tanrı. ona da kızıyorum. de ki su bre zındık geber git. gebermezsem namerdim. yeter ki al şu canımı. kurtar beni bu dengesizlikten. ya bana onu ver ya da öldür beni. tehdit sayma bunu. ama allahım allah seni inandırsın ki çok seviyorum. bildiğin ayar değil bu sevgi. mecnun kulun öldü yanındadır muhakkak onu sevdiğin bir kulunun hatrına yanına çağır ona bir sor nasıl oluyor bu işler. ben mecnun çarpı bir milyon falanım.

bende mecnun'dan füzun aşıklık istidadı var
aşık-ı sadık benem mecnun'un ancak adı var

Fuzuli

ey sevdiğim. ulan insan ey sevgilim demek istiyor lafın gelişe voleyi çakmak gibi bir şey bu. ama olmuyor. cümlenin önüne setler örülmüş. engeller kat kat. en büyük engel kendim. ve sonra ailem. ve sonra toplum. toplum ve ailen senin sen olmanı istemiyor. benim de ben olmamı istemiyor. onlara göre olmamızı istiyorlar. iyi çocuk hayırlı evlat en klasik Türk aile isteği gibi memur olmak. biz bunların hepsini de yaptık. sorsak toplum ve ailemiz bizden memnundur. amma ve lakin bu yetmez senle benim mutlu olmamız için. senle ben yan yana olmalıyız. çok güzel oluruz ikimiz. bu bizim hakkımızdır. her insan gibi hakkımızdır haklıyızdır. ama unutma sevdiğim haklı olmak mutlu olmak için yetmez.

Aklımdan çıkmıyorsun dedim.
Başka türlüsünü yorgunum anlatmaya.

Cahit Zarifoğlu

ve gidiyorsun. zor geliyor ağırıma gidiyor. oturup ağlayasım geliyor. düğümleniyor boğazım. elim ayağım tutmuyor. yüzüm bir torba kireçle sıvanmış gibi bembeyaz. manzaram zifiri karanlık. çivileniyorum bir kaldırımın ortasında dünyanın kalbine. dünya ağır yaralı. her yerine kan bulaşıyor. kan tutuyor beni bayılıyorum. öldüm sanıp seviniyorum. sonra kafamda matkaplar çalışmaya başlıyor. orayı orayı hedef gözetmeksinin delik deşik ediyor hatıra denilen mendeburlar. bir sürü cebelleşme... annemin sesi uyanıyorum. ağlıyor kadın. ve dünya bin kez daha kötüleşiyor. o gece yıldızlar ve ay utancından bulut perdelerini çekip evde yokuz numarasına yatıyorlar. ve sen gidiyorsun...

Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü.

Cemal Süreya

şuan nerde olmak isterdiniz

bir gözleri sürmelinin yanında. dibinde. gölgesinde.

sigara

benim için yanan biri.

essen türkistik bölümü

Duisburg-Essen Üniversitesi Türkistik Bölümü (eski adıyla Türkçe Öğretmenliği Bölümü), Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti’nin Essen şehrinde 1995 yılında, Türkçe-Almanca ikidilli ve ikikültürlü çocuk ve gençlere yönelik olarak, kendileri de ikidilli ve ikikültürlü olan öğretmen adaylarını yetiştirmek amacıyla kurulmuş olan bir bölümdür.

Bölümün kuruluş amacına dayalı olarak, bölümümüzdeki dersler ve içerikleri, ikidillilik olgusu ve ikidilli/ikikültürlü hedef kitlenin ihtiyaçları göz önünde bulundurularak yapılandırılmıştır. Sözkonusu derslerde, örneğin ölçünlü Türkiye Türkçesi ve Almanya’da kullanılmakta olan Türkçe, karşılaştırmalı ve betimlemeli dilbilim çalışmalarının temelini oluştururken; çağdaş Türk yazını, Almanya’daki göçmen yazını ve Alman yazını karşılaştırmalı yazınbilim çalışmalarının odağında bulunmaktadır. Dilbilim ve yazınbilim alanlarında olduğu gibi, kültürbilim ve öğretimbilgisi alanlarındaki derslerimiz de, aynı şekilde Almanya’da yaşayan ikidilli ve ikikültürlü öğrencilere yönelik özgün ihtiyaçlar göz önünde bulundurularak yapılandırılmıştır.

Alıntıdır.

tarkanın en overrated sanatçı olması

(bkz: tarkan ın türk dil kurumundan ödül alm)ası

et döner ayran 1 tl

at etidir at.

motor kullanan kadınlar

bazı kadınların kendi kendilerini kullanmalarıyla gerçekleşen durumdur. *

türk eğitim sistemi

öğrenci ve velinin kral olduğu öğretmenin soytarı yerine koyulduğu sistemcik. sonra neden başarısız bu çocuklar. ortaokul öğrencisi hiç okula gelmesin sadece bir gün beden eğitimi dersinin sınavı olduğu gün gelsin sınavdan sıfır alsın ve öğretmen bunu sisteme girsin o öğrenci sınıfı geçer. ya da siktir et bunu öğretmen dalgınlıkla hiç gelmeyen bir öğrenciye sözlü notu versin. yine geçer sınıfı. ee ulan dangalak sistemcik şimdiki çocuklar bunları senden benden iyi biliyor. adam niye çalışsın? eline ne geçecek? hiçbir şey. sistemciğin sadece bir kusuru bu daha onlarcasını sayabiliriz. fakat gerek yok sistemcik kızmasın.

rakıdan sonra bira içmek

cila denir.

masturbasyon yapmam diyen erkek

o an içi eli doludur.

ders çalışırken verilen ara

bir kereden bir şey olmaz sigarası gibidir araya başlarsın bırakamazsın. hele bir de beş dakika kestirip sonra devam ederim dersen işler büsbütün b.ka sarmış demektir. onun için ara vermeden saatler bam bam bam. son mis gibi yatış. *

baklava

bir tür karın kası benzetmesi.

pkklılar izmariti bile yere atmıyor

izmariti kadınların üzerinde söndürdüklerindendir.